Hibrit tohum, atalık tohum (yerli tohum), GDO’lu tohum; bunlar tüketicilerin kafasını karıştıran isimler. Bu tohumların tanımlarını ve arasındaki farkları anlamayan tüketiciler yanlış bir bilinçle hareket edebiliyor. Kafa karışıklığına en çok yol açan ise GDO’lu ve hibrit tohum arasındaki fark. Bilinçli tüketicileri arttırmaya katkıda bulunmak ve kafa karışıklığını önlemek adına bu yazımızda hibrit tohum, yerli tohum ve GDO’lu tohum arasındaki farkları açıklayacağız.
Atalık Tohum halk arasında Yerli Tohum olarak da bilinir. Yerli tohumlar yeryüzünde uzun süre var olmayı başarabilmiş doğal ve saf tohumlardır. Uzmanların yaptığı açıklamaya göre bir tohum en az 50 yıllık ise yerli tohum kategorisine girer. Bilinen birçok yerli tohum, nesiller boyunca aynı kalabilmeyi başarabilmiştir ve belli bölgelerde üretimi yapıldığında daha çok verim verir. Çiftçilerin aynı bölgede yıllarca yetiştirdikleri, genetiğiyle oynanmamış saf tohumlar, ekim için özenle korunur.
Yerli tohumlar daha yoğun lezzete sahip olup renklerinden de kendilerini fark ettirirler. Genellikle yerel üreticilerin ve ufak ölçekli yetiştiricilerin kullandığı yerli tohumlar, kendi karakteristik özelliklerine sahiptir. Binlerce yıldır korunarak günümüze gelmeyi başarmış bu tohumlarda diğerlerine kıyasla çok daha fazla vitamin, lif ve protein kaynağı bulunur.
Hibrit ve GDO’lu tohumların yaygınlaşmasıyla birlikte, üreticiler daha geniş alanlarda yetiştirebilecekleri ve kısa zaman gerektiren, doğal olmayan tohumlara yönelmişlerdir. Halbuki toprağın yapısı ve verimi her coğrafyada farklıdır. Değişik hava koşulları ve toprak çeşitlerine göre o bölgede yetişecek bitki de çeşitlilik gösterir. Yerli tohumlar veya atalık tohumlar sadece elverişli topraklarda yetiştirilebilir. Bu nedenle daha çok emek isterler; ancak kısır olmadıkları ve doğurgan oldukları için her sene tekrar verim alınabilmektedir.
Hibrit; iki tür arasındaki birleştirmeler sonucu elde edilen yavru anlamına gelir. "Melez” olarak tanımlanması da mümkündür. Aslında çiftçilerimiz yüzyıllardır bu yöntemi uygulayarak tohum yetiştiriciliğine devam etmiştir. Peki, hibrit tohum nasıl elde edilir? Cevap basit: aynı türdeki farklı iki bitkinin çaprazlanmasıyla elde edilir.
Yerli tohumların yetiştirilebilmesi için elverişli coğrafyada ve hava koşullarında bulunması gerektiğini belirtmiştik. Hibrit tohumlar için bu geçerli değildir. Yetiştirilecek ürünün her mevsimde ve her bölgede yetiştirilmesi sağlanabilir. Hibrit tohumlar, GDO’lu tohumlar kadar zararlı değildir; çünkü anne baba tohumların bir araya gelmesiyle elde edilmektedir. Yine de yerli tohumlar gibi mevsiminde ve zamanında yetiştirilmediğinden; protein, mineral ve lifler açısından zenginliğini kaybeder.
Hibrit tohumların üretici için en kötü yanı: aynı tohumu elde ederek üretime devam edememesidir. Sanıldığının aksine hibrit tohumlar kısır değildir, tohum vermeye devam eder. İlk jenerasyondan, yani anne ve baba tohumdan elde edilen ikinci jenerasyon (hibrit) tohum, yetiştirildiğinde başkalaşır. Bu nedenle tohum, sadece ya anne tohumun ya baba tohumun özelliklerini taşır. İstenilen özelliklere sahip olması garanti değildir. Hibrit tohumun verdiği tohumun farklı olması nedeniyle üretici standart bir üretim düzeni yakalayamaz. Üretimine devam etmek istediği tohumu her sene şirketten tekrar satın almak zorundadır; bu da uzun vadede tekelleşmeye yol açarak ekonomiyi olumsuz etkiler.
GDO’nun açılımı: Genetiği Değiştirilmiş Organizma’dır. Hibrit Tohum ve GDO’lu tohumun karıştırılma sebepleri ikisinin de organik ya da yerli tohum olmayışından kaynaklıdır. Ancak ikisi arasındaki temel fark; hibrit tohumun doğada halihazırda var olan aynı türdeki farklı tohumların çaprazlanmasıyla elde edilmesi, GDO’lu tohumun ise laboratuvar ortamında üretilmesidir. Normalde var olmayan DNA’lar yapay bir şekilde üretilerek tohuma aktarılır. Değişik amaçlarla başka bitkilerin genlerinin alınarak genetiği değiştirilmiş tohuma aktarılması da mümkündür.
Genetiği değiştirilerek laboratuvar ortamında üretilen bu tohumlar, her mevsim koşulunda ve toprakta yetiştirilebilir olup böcek ve hayvanlara karşı dirençlidirler. GDO’lu tohumlar, talebi fazla olan meyve, sebze, mısır ve buğday gibi ürünlerde kullanılarak ürünlerin maliyeti düşürülmeye çalışılır. İnsan sağlığı açısından aşırı derecede zararlı olan GDO’lu ürünler ne yazık ki herkes tarafından bilerek/bilmeyerek tüketilmektedir.
GDO’lu tohumlar ve bu tohumların kullanılarak üretildiği tüm paketli/paketsiz ürünler insan sağlığını tehdit eder. Zararlarını saymakla bitiremeyeceğimiz bu tohumlar, farklı DNA dizilimleriyle ekosistemi de tehlikeye atar. GDO’lu ürünlerin yetiştirildiği toprakları her sene kullanmak mümkün olmadığı gibi üst üste yapılan ekimler toprağa, doğaya zarar verir ve kalıcı hasarlara yol açabilir.
GDO’lu tohumlar bu sıklıkla kullanılmaya devam edilirse, önümüzdeki yıllarda genetiğiyle oynanmamış tohum bulmak çok zor olacak. İnsan gelişimine katkısı olan doğal mineralleri, lifleri ve proteinleri alabileceğimiz organik bir ürün bulmak neredeyse imkansız hale gelecek. İçinde bulunduğumuz zamanda ciddiyetini fark etmediğimiz bu konu, ileride çok ciddi problemlere yol açabilir. Bu nedenle tüketiciler, yerel tohumlar kullanmaya ve organik beslenmeye özendirilmelidir. Yerli tohumun faydaları ve GDO’lu tohumun zararları anlatılarak tüketici bilinçlendirilmelidir.
Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak için öncelikli yapmamız gereken; elimizdekini korumak. Sonrasında var olan şartları iyileştirmek ve sürekliliğini sağlamaktır. Başta kendi sağlığınız, sevdiklerinizin sağlığı ve yaşanabilir bir dünya için yerli tohumları tercih etmelisiniz. Yerli tohumları satın alarak sürece katkıda bulunabileceğiniz gibi onları saklayarak ve paylaşarak da herkes için bir iyilik yapabilirsiniz.